Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

İsrail-İran krizinden bir Kürdistan çıkar mı? Yeni senaryolar devrede

Yazar: Murat Yetkin / 16 Haziran 2025, Pazartesi / Oda: Siyaset

13 Haziran saldırısıyla tırmanan İsrail-İran krizi, PKK’nın silah bırakıp siyasete engtegre edilmesi “Terörsüz Türkiye” sürecini sekteye uğratabilir. Netanyahu’nun ayaklanma çağrısına ilk olumlu yanıtın Kürt ayrılıkçı gruplardan gelmesi önemli. İran’ın İsrail’e misillemesi ardından Hayfa sokaklarından bir görünüm.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İsrail-İran krizinde gerilimi düşürebilmek için iki gün üst üste, 14 ve 15 Haziran’da ABD Başkanı Donald Trump ile görüştü. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan son olarak Rus ve İngiliz meslektaşlarıyla aynı konuda temastaydı. Tıpkı Ukrayna-Rusya krizi gibi İsrail-İran krizi de Türkiye’nin ekonomik ve siyasi çıkarlarına aykırı. Bu nedenle Binyamin Netanyahu “Savaşa devam” dedikçe Türkiye “diplomasi” demek zorunda.
İsrail’in 13 Haziran’da İran’a başlattığı saldırı ile şiddetle tırmanan İsrail-İran krizi, Türkiye’nin Kürt sorununa TBMM çatısı altında siyasi bir çözüm arayışının hassas bir aşamaya geldiği esnada Ortadoğu’daki siyasi dengeleri kökünden sarstı. Ankara PKK’nın silahları bırakması karşılığında parlamenter siyasete entegre olması projesinin, resmi adıyla “Terörsüz Türkiye” projesinin, -diğer pürüzler zaten ortadayken bu yüzden çökmesini istemiyor.
Türkiye’nin kendi içinde Kürt sorununu çözmesini istemeyen ülkeler arasında İsrail vardır.

Daha İsrail kurulmadan önce

Sadece Türkiye’nin değil, Kürtlerin yoğun yaşadığı Türkiye, İran, Irak ve Suriye için de geçerli bu. İsrail-İran krizi bunun son perdesi ama sonuncusu olacak mı?
İsrail’in ayrılıkçı hareketlerini bölgedeki diğer ülkeleri istikrarsızlaştırmak için kullanmak istemesi yeni değil; hatta İsrail’in 1948’de kuruluşunun öncesine gidiyor. Öyküsü çok öğreticidir; Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı’nda ayrıntılarıyla yazdım, meraklısı açıp okuyabilir ama burada birkaç cümlede özetleyeceğim.
Daha 1930’ların başında, ileride İsrail’in kurucu başkanı olacak Siyonist lider David Ben Gurion, bir yanda Filistin’de Yahudi devleti için “Hagana” örgütünün başına yeraltı faaliyeti yürütürken, 22 yaşındaki bir genci gizli bir görevle Irak’a göndermişti. Sahte kimliğiyle paravan işi Bağdat’taki Yahudi okulunda öğretmenlik ve yarı zamanlı gazetecilikti. Asıl işi ise Irak’ın kuzeyinde, Türkiye ve İran sınırlarındaki Kürt aşiretlerle ilişki kurmaktı. Bu genç, İsrail’in ilanından üç yıl sonra 1951’de istihbarat servisi MOSSAD’ı kurup başına geçecek olan Reuven Shiloah idi.
Kürt ayrılıkçılığı daha İsrail kurulmadan İsrail’i kuracak ekibin dış istihbarat operasyonlarının hedefiydi.

Komşuları birbirine kırdırmak

Shiloah’ın başlattığı ilişkiler İkinci Dünya Savaşından sonra kullanışlı hale geldi. İsrail, ABD’nin desteğiyle Iraklı Kürt hareketlerini Şah zamanında Irak’a, daha sonra da İran’a karşı kullandı. Sovyetlerin ABD ve İngiltere etkisine karşı kurdurttuğu KDP’nin başındaki Molla Mustafa Barzani’nin saf değiştirip ABD ve İsrail’e güvenip 1975 petrol anlaşmasıyla ortada bırakıldıktan sonra Kissinger’e yazdığı “Sizin için öldük” mektubuna cevap bile alamaması (*) acıklıydı. 1979’daki İran İslam Devrimi sonrasında da Kürt ayrılıkçıları Irak tarafından İran’a karşı desteklenmeye başlandı.
1978’de PKK’nın kuruluşu ayrı bir sayfa açtı. PKK dört ülkeden silahlı mücadeleyle koparacağı topraklar üzerine Marksist-Leninist yönetimde bir Kürdistan kurmayı amaçlıyordu. PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat mektubunda söz ettiği “reel sosyalizm etkisinden” kastı Sovyetler Birliğidir. Öcalan PKK’ya, 1998’de Türkiye’nin savaş tehdidiyle oradan çıkarılana dek Moskova’nın himayesindeki Suriye’den yönetmişti. Kendi Kürt vatandaşlarına kimlik dahi vermeyen Baas rejimi Türkiye’nin dengesini PKK ile bozuyordu.
Şimdi İsrail-İran krizinin ortasında Suriye’de ABD destekli PKK bağlantılı SDG gerçeği var.

İsrail-İran krizi ve PKK

Suriye Demokratik Güçleri, ABD özel Kuvvetleri tarafından, görünüşte PKK’nın Suriye kolu PYD ve onun silahlı kanadı YPG ile işbirliği yapmamış olmak için 2015’te kurduruldu. DEAŞ’la mücadelede (ABD’nin istediği dozda) başarı sağladı. ABD’nin, aynı zamanda Suriye Özel Temsilcisi olan Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, SDG’nin “müttefik” olduğunu ve yardıma devam edeceklerini söylüyor.
Ama Ankara, fesih ve silah bırakmanın PKK’nın Türkiye, Irak, İran ve Suriye’deki bütün unsurlarını kapsaması gerektiğini söylüyor.
PKK’dan ise, İsrail saldırısı ve İran’ın yanıtına dek iki işaret geliyordu: 1- Anlaşma Suriye ve İran’daki örgütlenmeyi (PJAK) bağlamaz, 2- Türkiye siyasi ve hukuki garantiler vermedikçe silah bırakmayız.
13 Haziran’dan sonra İsrail-İran krizinin tırmanışa geçmesiyle durum farklılaştı. Netanyahu, İsrail’e saldırısının görünürdeki gerekçesi nükleer programını durdurtmak olsa da asıl amacın rejimi devirmek olduğunu açıkça söylemeye başladı.
Bu çağrıya ilk olumlu yanıt verenlerin İranlı Kürt ayrılıkçı gruplar olduğu medyaya yansıdı.

Ne yapmalı?

İsrail-İran krizinin Ankara’nın 1 Temmuz’da Meclis’in tatile girmesi ardından beklediği PKK’nın silah bırakma sürecinin durmasına yol açma ihtimali görmezden gelinemez. Kandil de bekle-gör vitesine geçip bu arada Ankara’dan ne koparabilirse almaya çalışabilir.
Şu anda durum ne kadar umutsuz görünse de Türkiye’nin diplomasiyi zorlaması en azından bu söylemde ısrar etmesi doğru. Bunun “Terörsüz Türkiye” süreci ile de organik bağları bulunuyor. Tekrar etmeliyim, İsrail bu sürecin başarısını istemiyor; işin doğrusu İran da istemez.
Öte yandan PKK’nın yarım asra yaklaşan kanlı mücadelesinin son bulup, parlamenter siyasete entegrasyonu için atılması gereken adımlar da var. PKK’nın bu kadar kökleşmesinde uzun yıllar boyu Kürt vatandaşların varlıklarının dahi inkâr edildiği baskı politikalarının da bulunduğu unutulmamalı. Şimdi değişim sözü veriliyorsa bu gösterilmeli de.
Geçenlerde DEM Parti’nin yaptığı çağrı meşru bir başlangıç noktasını gösteriyor. O da hazır CHP de destek vermişken, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un meclis tatile girmeden yasal hazırlık için komisyonu oluşturup tatil boyunca çalışmasını sağlamaktır.
İsrail-İran krizinin Türkiye’nin toplumsal barış, kalkınma ve demokratikleşme fırsatını baltalamasına izin verilmemeli.

Not:

(*) Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı, s 258-259

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: iran, İsrail, Kürt sorunu, mossad, PKK, Terörsüz Türkiye

OKUMAYA DEVAM EDİN

Fransa: Sağın Normalleşmesi ve Hayat Pahalılığının Etkisi
Felaketin büyüklüğü ve hatalar, yanlışlar, eleştiriler
Üç vekil daha hapiste, Meclis vesayet altında
  • Kömürün, piyasanın, savaşın baskısı altında zeytin ağacını savunmak21 Haziran 2025
  • Leyla Alaton AK Parti Grubunu neden izledi, Erdoğan’la ne konuştu?21 Haziran 2025
  • Savcılığın özel algoritması devrede: İmamoğlu’nun avukatı örneği20 Haziran 2025
  • İran’da rejim değişir mi? Değişirse ne olur? Türkiye ne yapmalı?20 Haziran 2025
  • Cinsiyet eşitliğinde geri sayım: Türkiye’nin 2025 kırmızı alarmı20 Haziran 2025
  • İmamoğlu’nu suçlayan MASAK raporu DEM Partinin ziyaret günü ortaya çıktı19 Haziran 2025
  • İsrail–İran savaşının gölgesinde Türkiye’nin gerçeklik sınavı19 Haziran 2025
  • Savunma Bakanlığı İran’dan göç akınına karşı teyakkuza geçti18 Haziran 2025
  • Özdağ’dan İmamoğlu’na: iktidar “iç cepheyi” böyle mi güçlendirecek?18 Haziran 2025
  • Erdoğan’ın füze çıkışı: Türkiye’ye efelenen İsrail, değil mi?17 Haziran 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP